Dünya’nın Döndüğüne İnanan Beyinsizler; Dünya’nın Gerçekten Döndüğüne Eminmisiniz? Galileo’nun İddiaları Üzerine İnşa Edilen Astronomi Bilimi Bize Şunu Söylüyor; Güneş Sabittir, Dünya Kendi Ekseni Etrafında Dönerek Güneşin Doğup Battığı Algısını Yaratır.” Peki Niçin Gökyüzündeki Yıldızların Doğudan Batıya Hareket Ettiğini Göremeyiz? Niçin Bütün Gece Aynı Yerdeler? Niçin 1 Santim Bile Oynamıyorlar? Gökyüzünü Seyredenler Bilirler Ki Yıldızlar Daima Aynı Yerdedir. Yerleri Hiç Değişmez. Bu Soruya Bilim İnsanlarının Verdiği Yanıt Şu; “Çünkü Yıldızlar Çok Uzakta” Hakikaten Tüylerim Diken Diken Oldu. Ne Kadar Bilimsel Bir Açıklama!

I – Dünya’nın Döndüğüne İnanan Beyinsizler; Dünya’nın Gerçekten Döndüğüne Eminmisiniz? Galileo’nun İddiaları Üzerine İnşa Edilen Astronomi Bilimi Bize Şunu Söylüyor; Güneş Sabittir, Dünya Kendi Ekseni Etrafında Dönerek Güneşin Doğup Battığı Algısını Yaratır.” Peki Niçin Gökyüzündeki Yıldızların Doğudan Batıya Hareket Ettiğini Göremeyiz? Niçin Bütün Gece Aynı Yerdeler? Niçin 1 Santim Bile Oynamıyorlar? Gökyüzünü Seyredenler Bilirler Ki Yıldızlar Daima Aynı Yerdedir. Yerleri Hiç Değişmez. Bu Soruya Bilim İnsanlarının Verdiği Yanıt Şu; “Çünkü Yıldızlar Çok Uzakta” Hakikaten Tüylerim Diken Diken Oldu. Ne Kadar Bilimsel Bir Açıklama!

.

I – Dünya’nın Döndüğüne İnanan Beyinsizler; Dünya’nın Gerçekten Döndüğüne Eminmisiniz? Galileo’nun İddiaları Üzerine İnşa Edilen Astronomi Bilimi Bize Şunu Söylüyor; Güneş Sabittir, Dünya Kendi Ekseni Etrafında Dönerek Güneşin Doğup Battığı Algısını Yaratır.” Peki Niçin Gökyüzündeki Yıldızların Doğudan Batıya Hareket Ettiğini Göremeyiz? Niçin Bütün Gece Aynı Yerdeler? Niçin 1 Santim Bile Oynamıyorlar? Gökyüzünü Seyredenler Bilirler Ki Yıldızlar Daima Aynı Yerdedir. Yerleri Hiç Değişmez. Bu Soruya Bilim İnsanlarının Verdiği Yanıt Şu; “Çünkü Yıldızlar Çok Uzakta” Hakikaten Tüylerim Diken Diken Oldu. Ne Kadar Bilimsel Bir Açıklama!

eğer dünya birilerinin iddia ettiği gibi gerçekten dönüyor olsaydı sizi temin ederim bunu kabul eden ilk kişi ben olurdum.

gelin bir deney yapalım.

bugünkü bilim bize şunu söylüyor; “güneş sabittir, dünya kendi ekseni etrafında dönerek güneşin doğup battığı algısını yaratır.” peki niçin gökyüzündeki yıldızların doğudan batıya hareket ettiğini göremeyiz? niçin bütün gece aynı yerdeler? niçin 1 santim bile oynamıyorlar?

gökyüzünü seyredenler bilirler ki yıldızlar daima aynı yerdedir. yerleri hiç değişmez. bu soruya bilim insanlarının verdiği yanıt şu; “çünkü yıldızlar çok uzakta” hakikaten tüylerim diken diken oldu. ne kadar bilimsel bir açıklama! şaka bir yana bu ve benzeri yanıtlar deli saçmasıdır arkadaşlar.

bugün hala dünyanın döndüğü varsayımı galileo cahilinin formüllerine bina edilmiştir. oysa galileo, kitabında gelgitler için “denizdeki suların, dünya’nın güneş etrafında dönmesi sonucu savrulmasıdır.” diyerek yanılgıya düşmüştür. pek tabi dünyanın eksen hareketi konusunda da yanılmıştır.

yıldızları ne kadar süre göreceğimiz uzaklıkla değil tamamen bakış persfektifimizle ilgilidir. eğer üzerinde durduğumuz nokta hareket ediyor ise gördüğümüz cisimler de yer değiştirecektir. isterlerse cosmos’un en ucunda olsunlar. onları görüp görmemek tamamen bizim açımızla ilintilidir. temel çelişki her gün aynı cisimleri görmemizde değil. her gün gördüğümüz cisimlerin hareket etmemesinde!

yıldızların yer değiştirdiğini hiç görmüyoruz. bilim bize yer kabuğunun saatte 1670 km. hızla hareket ettiğini söylüyor oysa. gel gör ki bu hızdan payını sadece güneş alıyor! dikkat buyrun dostlar, sadece güneş ve ay yer değiştiriyor! şimdi siz buna bilim mi diyorsunuz?

gelin istersiniz bakış açımızı değiştirelim. lütfen bir kereliğine aklınızla düşünün. bilim bizlere binlerce kez yalan söyledi. oysa bir insanın algı dünyasını değiştirmesi tv’nin kanalını değiştirmesi kadar basittir. dünyanın döndüğünü yüzde yüz ispat etme şansımız olmadığına göre, ortaya atılan makul fikirleri elbette tartışabilmeliyiz.

tablo 1

rEO6La.png

şimdi diyelim ki bizler a noktasındayız ve b noktasına bir uçak seyahati gerçekleştireceğiz. gideceğimiz yön dünyanın dönüş yönü istikametinde olsun. dünyanın batıdan doğuya saatte 1670 km hızla döndüğü varsayarak yola çıkıyoruz. uçağımız dünyanın dönüş yönü hızından daha hızlı gitmediği takdirde böyle bir seyahat imkansızdır.

tersini düşünelim.

tablo 2

rEO62N.jpg

tekrardan a noktasında bu sefer c noktasına yani batıdan doğuya uzanan bir istikamette seyahat edeceğimizi varsayalım. bu sefer dünyanın dönüş yönünün ters istikametindeyiz. atmosferin yer çekimi sayesinde aynı hızda döndüğünü kabul edelim. yani bugünün bilim kitaplarında yazan tüm bilgileri kabul edelim. saate 1670 km hızla ilerleyen bir atmosfer tabakasına karşı yolculuk maalesef yine imkansızdır arkadaşlar.

“ama bu çok saçma? çünkü yer çekimi var.”

atmosferin dünya ile birlikte saatte 1670 km hızla döndüğü önkabulü bir aldanmadır. bu oran dakikada 27.8 kilometre, saniyede 463 metreye tekabül eder. yani altımızdaki yer kabuğu saniyede 463 metre hızla hareket ediyor. dünya dönüyor teorisinin yıkıldığı yer işte tam da burası.

200 kilometre hızla hareket eden bir araçta zıpladığınız takdirde aynı yere düşersiniz değil mi? evet dediniz sanırım. doğru cevap “hayır” arkadaşlar. gerçekte hiçbir zaman aynı yere düşmezsiniz. işte tam da bu yüzden dünya dönüyor olsa idi dönüş istikamatinde seyahat imkansız hale gelirdi. bugün bilim adamlarının açıklamaktan beri durduğu ve sorgulayanları tiye aldığı yanılgı buradadır.

dünyanın döndüğüne ve yıldızların sabit görünmediğine inanan ve bunu bilimsel bir şekilde kanıtlayacak babayiğitleri bekliyorum. hodri meydan! en mantıklı şekilde açıklama getiren arkadaşa 3000 lira tutarında eft geçeceğime herkesin huzurunda söz veriyorum. stephen hawking’in dahi kem küm ettiği bir konuyu nasıl izah edecekler ayrıca merak ediyorum.

edit: youtube’dan time lapse koyan akıllı arkadaşım. o görüntüler en fazla kainatın döndüğünü kanıtlar dünyanın değil. ayrıca o videoların nasıl hazırlandığını herkes biliyor. youtube’un icadıyla birlikte herkes disko topu gibi dönmeye başladı zaten. adamın bilim diye getirip koyduğu şeye bak.

edit 2: bir başka beyinsizde ekvatordan örnek vermiş. eğer sen ekvator denen saçmalığa inanıyorsan zaten hiç konuşmayalım. bilimi sadece ateizm çerçevesinde ele alan sagan şeyhinizin kabrine çiçek bırakın. senin dünyan yuvarlak ve dönüyor olabilir. benim ki farklı kardeşim.

edit 3: bugün voyager bile kainatın döndüğüne dair kesin kanıtlar sunuyor ise dünyanın sabit kâinatın onun etrafında döndüğü fikrini yabana atmamak gerekiyor. tek bir felsefi kitap okumadan nasıl bilim adamlarına teslim oluyorsunuz? bunun testi yapabilmek için bizi de kendi çekim gücüne alan başka bir kütle olup olmadığına bakmak gerekmektedir. burda gözle görülür bir kütleden ziyade uzay-zaman’ı yutan bir karadeliktir kast edilen. tüm cosmos’u içine çeken bir sarmal. böyle bir teoride dünyayı uzayın merkezine koyarsanız dünyanın sabit, kainatın onun etrafında döndüğü fikrinin bilimsel olduğunu görürsünüz. bu teoriyi çürütecek hipotezler halen sunulamadı. o halde alay edip küçümseyemezsiniz. “dünya çekmiyor gök itiyor” diyen arkadaşa da benzer bir linç uygulanmıştı. bu ve benzeri felsefi açılımlara saygı göstermek zorundasınız. bugün dünyanın yuvarlak olup olmadığı ile ilgili halen cevapları verilememiş sorular var. tübitak’ın yapmış olduğu bir takım anketler var. sözde salt gerçeğe inanmaktan ziyade onu tartışmaya sunmak her toplumda takdir edilmesi gereken bir isyandır.

@wamblee bir soru sormuş mesela. “niçin istanbul’dan new york’a giden bir uçak aynı sürede yolculuk yapıyor?” bunu sorduğu için kendisine teşekkür ediyorum zira bilimin kendisi sorgulama ve test etme kabiliyetinden ileri gelir. bilim sürekli kendini yalanlar, bilimsel kabul edilen tezleri çürütür, kehanetlerin kendini gerçekleştirmesine imkan tanır. bilim budur arkadaşlar. sizde var olmayan şey tam olarak bu. siz insanlara bu imkanı tanımıyorsunuz. başkalarını da yanış yola sürüklüyorsunuz. dünyanın döndüğü falan yok. dönen cosmos’dur.

neden amerika dünyanın en gelişmiş ülkesi biliyor musunuz? eğer bilim insanlarının hayatlarını okursanız anlarsın zira adamlar türkiyedeki kimi çevrelerin yaptığı gibi bilimle ilgilenen insanları aşağılamak, reddetmek yerine dünyada nerede farklı düşünen insan varsa kendi ülkelerine götürüp vatandaşlık vermişler. ne zaman türkiye aynı yöntemi uygularsa oz aman teknolojide amerikayı çok rahat sollarız. türkiye’de bilimin geri kalmasının sebebi bilim insanlarımızı desteklemek yerine aşağılamamızdır.

bugün de diyorlar ki; “uzay araçları yörüngede durduğu için yakıt gerekmiyor.” peki bu yörünge nasıl birşey ki hem uydular için ayrı, hem ay için ayrı bir çekim alanı meydana getiriyor? marsın yörüngesi var mı allah aşkına? seyir imkanının normalden 6 kat yavaş olduğu bir cosmos’da bu tür yörüngeler olabilir mi? feza’nın diğer kısımlarının tam aksine bu yörüngelerde uzay cisimcikleri 6 kat yavaş değil, kat be kat kolay hızlı gidebiliyor. bu seferde akla şöyle bir soru geliyor. peki böyle bir seyir halinde bu cisimcikler nasıl fren yapıp iniş yapabiliyorlar? neden çakılmıyorlar? yer çekimi dediğiniz şey fezanın yukarıya ivmelenmesidir. yani şaşırmış gravity. hayatınız boyunca bir tane bilim teknik dergisi okusaydınız böyle olmazdı. ben demiyorum ki söylediklerim bu dergilerde doğrulanıyor. ama bu teoriler sorgulanmakta.

uzay araçlarının gazı bir yöne açık bırakıldığında basınç bir yöne uzay aracı farklı bir yöne gider. birinin gidip diğerinin durması diye bir şey yoktur. siz bu saçmalıkları nerede öğrendiniz? bütün bunlar ilkokulda bile anlatılıyor artık. herkesi kendiniz gibi cahil mi sandınız? etki tepki prensiplerini biraz okuyup araştırırsanız demek istediğimi anlarsınız. illa test etmek istiyorsanız bir balon alıp şişirin ve bırakın. gaz bir yöne giderken balon tersi istikamette hareket eder. peki ne oldu? bütün yörünge teoriniz çöktü ne olsun!

üzülerek görmekteyim ki insanlarımızın pek çoğu sahip olmadıkları, (sizde de var olmadığını gördüğüm) bilimsel düşünme yetisi ve merak konularındaki cehaletini sergilemekten geri durmuyor. ama hepiniz aynı değilsiniz. aranızda pek kıymetli arkadaşlar da var. eğer burada kafa patlatıp bir şeyler açıklamaya çalışıyor isem sırf bilimsel konularda düşünme isteği olan arkadaşlar sayesindedir.

belli ki sizlere bir şeyler eksik anlatılmış. eğer araştırmış öğrenmiş, bu tür konulara merak sarmış olsaydınız farklı düşünürdünüz. şu an ben karşımda bilgi kırıntıları ile beslenen dinamik yığınlar görüyorum. eksikleriniz o kadar fazla ki. en kötüsü de ne biliyor musunuz? bu eksikleri okuyup araştırarak değil kendi aranızda çözümler üreterek doldurmaya çalışıyorsunuz. bir anlamda konunun; a’sını b’sini öğrenmeden h’ye geçmeye kalkıyorsunuz.

“balistik füzeler niçin dönüyor” diye soran arkadaşlar olmuş. çünkü öyle programlanmış arkadaşlar! bunun başka bir izahı yok. buradan kimse dünyanın döndüğü tezine ulaşmaya kalkmasın. komik duruma düşersiniz. bu earodinamik bir mesele. muhtemelen füzeyi tasarlarken bir başka noktaya yönlendirmeyi istemişler. füzelerin yön kontrol mekanizmaları uçaklara çok benzer ama rpm katsayısı daha olduğu için atmosferdeki seyri daha rahat olur. bu sizi yanıltmasın. dünya gerçekten dönüyor olsaydı atılan kurşunların dahi pek çoğu hedefini vuramazdı. uzaktan kontrol ile yönlendirmesniz gerekirdi mühimmatları. böyle bir bilimkurgu olabilir mi? fakat uzaya çıkan araçlar bu durumdan müstesna. uzay araçlarının arkalarında yakıt çıkış delikleri vardır. böylece o füzeleri uzayda kontrol etmek mümkün hale gelir. havanın ağırlığı olmadığını da unutmamak gerekiyor.

arkadaşın biri de uydular demiş. hemen cevap vereyim. uyduların hepsi aynı değildir. mesela göktürk 2 uydusu istihbarat amaçlı uyduların yaptığı gibi dünya çevresinde dönmez, sabittir. tekrar ediyorum göktürk 2 uydusu sabittir. sadece tükiye’yi gözler. ee ne oldu şimdi sizin var olduğunu iddia ettiğiniz yörünge? hani dünya dönüyordu? ezberden konuşuyorsunuz maalesef.

konuya sadece dünyanın dönüp dönmemesi olarak bakarsak sığ bir tartışmaya girmiş oluruz. ben ve benim gibi düşünen birçok insan bu yola kendini adamış durumda. sayılarımız hiçte öyle az değil. doğruluğunun ispatlanması halinde birçok fizik kuralının değişecek olması ayrıca dikkate değer. zaten bu ihtimal bile konunun önemini ve karmaşıklığını ortaya koyuyor. stephen hawking’in tartışmalarını okuduğunuzda ne kadar kaçak göçek yanıtlar verdiğini görürsünüz. yani fiziki kurallar tek bir metoda bağlı değil. eğer elitseniz, doğa ile konuşmayı beceriyorsanız her şey mümkündür. bu yüzden benim için şimdilik inanıp inanmamanızdan ziyade bu konuyu tartışıyor olmanız çok daha önemli. tübitak’ında çeşitli anketleri var. maddi destek sağladığı projeler var. ha bu arada bu projeler serbest. yanlış anlaşılma olmasın. tübitak onaylı herhangi bir girişim söz konusu değil. sadece oradan aldığımız maddi kaynağı böyle kullanmayı tercih ettik. ön yargılı olmadığınız için tekrar teşekkür ederim.

uzun yıllardır astronomi ve astrofizik ile yakından ilgilenen biri olarak artık “dünya dönüyor” tezini desteklemem mümkün değil. öyle ki nasa denen küresel çetenin bilgilerine dahi gerek görmüyorum. sadece günlük yaşantınızdan yola çıkarak bile doğru cevaba erişirsiniz. barnabas incilinin orjinaline erişme şansınız olursa ne demek istediğimi anlayabilirsiniz.

dünyanın yuvarlak olmadığı gerçeğine geçtiğimiz hafta değinmiştik. tekrar hatırlamak gerekirse; kuzeyden güneye gittiğimizde hiçbir zaman başladığımız noktaya geri dönemiyorduk değil mi? bunun sebebi de bizim yer çekimi olarak ifade ettiğimiz şeyin gerçekte yukarı doğru bir ivmelenmeden ibaret olmasıydı. yani bir tür şaşırmış gravity. yer çekimini yaratan şey dünyanın sadece kendi ekseni etrafında dönmesi değil, tüm sistemin beraber hareket ettiği bir sıçrama hareketidir.

ufuk çizgisi kürenin eğimi değildir arkadaşlar. o sadece sizin bakış persfektifinizin yok olma hattıdır. komik olan şu ki bunu hala dünyanın yuvarlak olduğunun ispatı olarak sunuyorlar. oysa uçakla yolculuk ederken bile ufuk çizgisinin düz olduğunu görebiliyoruz. dünya yüzeyinden ne kadar yükseğe giderseniz gidin, ufuk çizgisi daima göz hizanızda yükselir. konyaaltı plajında, ağrı dağında, uçakta 35000 feet yükseklikte.. düz çizgi hep oradadır. (bu arada mısır’dan abd’ye kalkan bir uçak okyanus yerine daima avrupa üstünden geçer. çünkü küre olmayan bir yeryüzü şeklinde en kısayol budur.)

tablo 3

gXOb32.png

öyle ya da böyle ben bu yolculuğa kendimi adadım. böylesi heyecan verici bir dönem yaşadığım için kendimle gurur duyuyorum. oldukça kalabalık bir topluluk var dünyada bu görüşü savunan. konuyla ilgili tübitak ile sıkı bir iletişim halindeyiz. 10 yıl önce bunları ifade ettigimiz için bizimle alay eden bu güzide kuruluş şimdilerde sorularımızı ciddiye alıyor, gerçeği sorguluyor. çok değil 5 yıl sonra farklı bir noktada olacağımıza inanıyorum.

@ugrassive isimli yazar beni hedef göstermiş, entry’min ihbar kabul edilmesini ve hakkımda inceleme başlatılmasını istemiş. (bkz: #62933760) yaparsınız siz, her şeyi beklerim sizlerden. galileo’ya yapılanları eleştirip beni çarmıha germekle tehdit ediyorsunuz. dün galileo’nun başına gelenler bugün benim başıma geliyor. yazıklar olsun size.

Bu yazı Bilimin Güvenilirliği kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir cevap yazın